Toplumda, “ev hapsi” olarak nitelendirilen adli kontrol tedbiri, 5271 s. CMK 109/3-j bendi olarak, 02/07/2012 tarihinde 6352 s. yasanın 98. maddesi ile eklenen “konutu terk etmeme” adli kontrol tedbirini ifade etmektedir. Bu makale de farkındalığının fazla olması sebebi ile ev hapsi kavramı kullanılacaktır.
https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=39039&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5
Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinde (DSHY), konutu terk etmemek: şüpheli veya sanığın yargı mercii tarafından belirlenen konutunu mazereti olmaksızın veya izin almaksızın terk etmemek olarak tanımlanmıştır.
Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, tutuklama sebeplerinin varlığı halinde; şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilecektir.
Ayrıca, ev hapsi yani konutu terk etmeme tedbiri elektronik cihaz kullanılmak suretiyle de yerine getirilebilecektir. (DSHY/100)
Konutu terk etmeme adli kontrol tedbirine son zamanlarda, adli makamlarca sıkça başvurulmaktadır.
Ev hapsinde geçen her iki gün, cezanın mahsubunda bir gün olarak dikkate alınır. (109/6)
Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde adli kontrol süresi en çok iki
yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilecektir.
Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde ise adli kontrol süresi en çok üç yıldır. Bazı istisnalar saklıdır. (CMK 110/A)
Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme 110 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre beş gün içinde karar verebilecektir. Ve bu kararlara da itiraz edilebilir.
Ev hapsi kararına uyulmaz ise hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii
hemen tutuklama kararı verebilecektir.
Bu nedenle ev hapsi kararına uymamak veya bu kararı ihlal etmek yerine, hukuki yardım alınarak adli kontrol kararının kaldırılması için yasal başvuru yollarını işletmek daha doğru olacaktır. Aksi halde tutuklama tedbiri ile karşılaşılması muhtemeldir.
Adli kontrol yükümlüsünün haklı bir mazerete dayanan talebi ve vaka sorumlusunun uygun görüşü doğrultusunda denetimli serbestlik müdürü tarafından yükümlüye beş güne kadar izin verilebilecektir. Denetim süresi boyunca toplam kullanılan izin süresi, yükümlünün ikinci derece dâhil kan veya kayın hısımlarından birinin ya da eşinin ölümü veya ağır hastalığı hariç olmak üzere, on beş günü geçemez. İzinde geçen süreler infazdan sayılır. (DSHY 43)
Sonuç olarak; yukarıda bahsedilen hususları kavrayabilmek için teknik hukuk bilgisine ihtiyaç vardır. Verimli bir sonuç alınması için her dosyanın ayrıntılı olarak değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Aynı zamanda bu durum ceza davası avukatı/müdafi seçerken doğru tercih yapmayı zorunlu kılmaktadır.
Daha kapsamlı bilgi almak için iletişim kısmından irtibata geçebilirsiniz.